Bir Switch tırnak hanesi olarak, en sevdiğim oyun hala yetiştirme sistemi ve favorim Pokémon ve birçok detayı çok iyi.
Yetiştirme sisteminin derinliği inanılmaz. "Zhu / Mor" kristalizasyon sistemi, taktiksel kombinasyona yeni bir canlılık katıyor ve savaşın orijinal nitelik kısıtlamasını bir bükülme ve dönüş haline getiriyor; "Pokémon Gathering"deki takım çalışması mekanizması, oyuncuların rekabette farklı bir tür geliştirme eğlencesi yaşamalarını sağlar. Küçük ateş ejderhası Let's Go'da göründüğünde! Pikachu son evrimi tamamlar ve ateş efekti Joy-Con denetleyicisinde eşzamanlı olarak titreştiğinde, avuç içinden kalbin dibine yayılan başarı duygusu, Pokémon serisinin en dokunaklı duygusal rezonansıdır.
Oyundaki detaylar insan özeni ile tasarlanmıştır. Kamp sistemindeki Pokémon ile yakın etkileşim, oyuncuların gerçekliğin baskısı altında bir an huzur bulmalarını sağlar; "Pokémon Cafe"deki yönetim oyunu, iyileştirme deneyimini yeni bir seviyeye taşıyor. Bu tasarımlar Pokémon'u artık soğuk veri olmaktan çıkarıyor, ancak oyuncunun büyümesine eşlik edecek bir arkadaş haline geliyor.
Bu hızlı tempolu çağda, Pokémon serisi her zaman yavaş tempolu bir iyileşme felsefesine bağlı kalmıştır. Oyuncular belirli bir kişiliğe sahip bir Pokémon bulmak için tekrar tekrar kaydırdıklarında, yetiştirme evinde yeni bir hayatın doğuşuna tanık olduklarında, Pokédex'i tamamlamak için Pokémon'u arkadaşlarıyla takas ettiklerinde, bu görünüşte "zaman alıcı" süreçler dijital çağdaki en değerli duygusal bağı oluşturur. Her boyun eğdirme, her savaş ve her evrim, oyuncunun kendi bağ hikayesini yazıyor.
Belki de Pokémon'un cazibesi budur: sadece bir oyun değil, aynı zamanda hayaller ve anılar için bir kaptır. Yoğun hayatlarımızdan zaman ayırdığımızda, Pikachu ile yan yana maceraya atıldığımızda, Charizard ile gökyüzünde süzüldüğümüzde ve Eevee ile çay saatini paylaştığımızda, bu iyileştirici anlar sonunda ruhun gerçek dünyada cesurca ilerlemeye devam etmesi için besinlere dönüşecektir.