Anaokulu, bir çocuğun hayatındaki ilk önemli sosyal yerdir, ancak birçok ebeveyn, çocuklarının eve geldiklerinde her zaman "hiçbir şey bilmediklerini" fark eder. Ya üstünkörü "iyi" deyin ya da sadece konuyu değiştirin. Bu tür bir "anaokulu sessizliği" birçok ebeveyni hem endişeli hem de çaresiz yapar.
1. Çocuklar anaokulu yaşamını paylaşmak için inisiyatif almak konusunda neden isteksizdir?
Bir çocuğun anaokulu deneyimi hakkında konuşma konusundaki isteksizliğinin arkasında genellikle derin nedenler vardır. Bazı çocuklar hala dil becerilerini geliştirmektedir ve bir günün deneyimini tam olarak tanımlamak zordur. Bazıları anaokulu etkinliklerinin çok düzenli olması ve çocuğun "söyleyecek bir şey olmadığını" hissetmesidir; Bazı çocuklar, akranları tarafından dışlanma veya öğretmenler tarafından eleştirilme gibi bahsetmek istemedikleri zorluklar yaşayabilirler.
İkincisi, bu soru sorma biçimleri çocukları konuşmaya daha istekli hale getirir
"Bugün anaokulunda nasıl" diye sormak çoğu zaman etkili bir yanıtla sonuçlanmaz. Şu soruyu somutlaştırmaya çalışın: "Bugün öğle yemeğinde hangi renk sebzeler yediniz?" "Şekerleme sırasında yanında kim uyuyor?" Ayrıntılardan başlayarak, çocukların belirli sahneleri hatırlaması daha kolaydır. Ayrıca şu soruyu sormak için sahne kullanabilirsiniz: "Bu küçük ayı bugün sınıfınıza giderse, ne gibi ilginç şeyler görecek?" "
3. Bu sözel olmayan sinyalleri gözlemlemek önemlidir
Çocuklar kendilerini kelimelerle ifade etmekte isteksiz olduklarında, davranışları "konuşacaktır". Çocuğunuzun anaokuluna gitmeye direnip direnmediğine, geceleri kabus görüp görmediğine, aniden yapışkan veya sinirli olup olmadığına dikkat edin. Bu değişiklikler uyumsuzluğun bir işareti olabilir. Öğretmenin konuşmasını kendiliğinden taklit etmek ve yeni öğrenilen tekerlemeleri mırıldanmak gibi çocukların olumlu performanslarına da dikkat etmek önemlidir.
Dördüncüsü, rahat ve doğal bir iletişim ortamı yaratın
Bağlantı kurmak için en iyi zaman okuldan çıkarken veya akşam yemeğinden sonradır, bu nedenle eve gelir gelmez soru sormak zorunda kalmazsınız. Çocukken anaokuluyla ilgili ilginç hikayeler paylaşarak sohbeti başlatabilirsiniz, böylece çocuklar iletişimin iki yönlü bir yol olduğunu hissedebilirler. Öğretmenle düzenli olarak konuşmak da daha fazla bilgi edinebilir, ancak çocuğunuzun önünde gereksiz ilgi göstermemeye dikkat edin.
Beşincisi, müdahale gerektiren bu durumlara karşı tetikte olun
Çoğu çocuk sonunda anaokulu yaşamına uyum sağlarken, zamanında ebeveyn müdahalesi gerektiren bazı durumlar vardır: sürekli fiziksel rahatsızlık şikayetleri, önemli kilo kaybı, sık yatak ıslatma ve diğer dejeneratif davranışlar. Bunlar, çocuğunuzun çok fazla stres altında olduğunun ve öğretmenle derinlemesine iletişim kurması veya profesyonel yardım alması gerektiğinin işaretleri olabilir.
Ebeveynler aşağıdakileri yapabilir:
15. Her gün 0 dakikalık "özel iletişim süresi" ayırın, cep telefonunuzu kapatın ve size gönülden eşlik edin
2. Bir "anaokulu günlüğü" hazırlayın ve çocukla birlikte günün küçük şeylerini çizin veya yazın
3. Anaokulu açık gününe düzenli olarak katılın ve çocukların yaşam ortamını yerinde gözlemleyin
4. Sınıf arkadaşlarını evde oynamaya davet etmek ve çocukların etkileşimlerinden bilgi almak için küçük bir parti düzenleyin
5. Duygularınızı sabit tutun ve kaygıyı çocuklarınıza geçirmekten kaçının
Bir çocuğun sessizliği, iletişimi reddetmek için bir işaret değildir, ancak ebeveynlerden daha akıllı bir rehberliğe ihtiyaç duyar. Güven inşa ederek, güvenlik duygusu yaratarak ve ifade alışkanlığını geliştirerek, her çocuk kendi küçük dünyasını paylaşmayı öğrenir. Unutmayın, yeni bir ortama uyum sağlamak zaman alır ve bir ebeveynin sabrı genellikle hevesten daha güçlüdür.
İpuçları: İçerikte yer alan tıp bilimi bilgisi sadece referans amaçlıdır, bir ilaç kılavuzu oluşturmaz, tanı için temel teşkil etmez, tıbbi nitelikler olmadan kendi başınıza ameliyat etmeyin, kendinizi iyi hissetmiyorsanız lütfen zamanında hastaneye gidin.